Ramazan Yazıları -1
Rahmet, mağfiret, Kur’an ve yardımlaşma ayı olan Ramazanı idrak etmiş bulunuyoruz. Öncelikle bu Ramazan’ın; nefsimize, beldemize, ülkemize ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum.
Dış dünyadan daha fazla iç dünyamıza döndüğümüz bu mübarek ayı en güzel şekilde değerlendirmek, her Müslümanın amacı olmalıdır. Çünkü bir daha Ramazan ayına kavuşup kavuşamayacağımızı bilmiyoruz. Belki bu Ramazan bizim son ramazanımızdır. Onun için akıllı bir Müslüman belki bir daha Ramazana kavuşmaya ömrüm vefa etmez diyerek bu mübarek ayı en güzel şekilde değerlendirmeye çalışacaktır.
Ramazan ayı Kur’an ayı demiştik. Peygamberimizden(SAV) bize intikal eden mukabele sünneti (geleneği) sayesinde bizler kur’anla, diğer zamanlardan daha fazla Ramazan ayında hemhal oluyoruz. Onun manevi hazzına varıyoruz.
O yüce kitabın bu ayda indirilmiş olması sebebiyle, oruçla, teravihle bütünleşen bir Kur’an, bizleri manevi doyuma ulaştırmaktadır. “( O sayılı günler) insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an kendisinde indirildiği aydır…”(Bakara 2/185)
Ramazan ayı gönüllerin ve kalplerin dirildiği bir aydır. “Kim Ramazan ayının faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek, Ramazanı ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır ”Buhari, İman,37,I,14
İşte manevi arınmanın ve yükselmenin reçetesini Peygamber efendimiz bizlere göstermiştir. O da Ramazan ayına mahsus bir ibadet olan Teravih namazıdır. Gündüzü oruçla geçirilen bir günün, gecesi de Teravih namazları sayesinde ihya edilecektir.
Oruç ve ibadetle geçirilen bir gün, onu yapan kişinin manevi arınmasını ve yükselmesini sağladığı için, mecazen ölmüş olan kalbi veya gönlü tekrar diriltmiş demektir. İman, ihlas ve aşk ile dolan bir kalp, Allah ile dirilmiş olmaktadır. “İnsanoğlunun her ameli kendisi içindir. Oruç doğrudan doğruya benim için yapılmış bir ibadettir. Onun karşılığını da doğrudan doğruya ben vereceğim”.(Buhari,Savm,2) kutsi hadisinde Rabbimiz; Oruç ibadetinin sadece kendisi için yapılabileceğini, başka bir maksatla oruç tutulamayacağını çok sarih bir şekilde bizlere açıklamıştır.
Oruçtan beklenen amacın gerçekleşmesi için dikkat edilmesi gereken şeyler vardır. Kamil anlamda oruç bütün organların iştirakiyle gerçekleşir. Şöyle ki; Oruç tutan kişi mideyi yemek içmekten koruduğu gibi, dili de yalandan, gıybetten, kötü ve boş sözden uzak tutmalıdır. Göz harama bakmamalı, kusur aranmamalıdır. Kulak gıybet, dedikodu ve boş sözler dinlememelidir. Gönül güzel şeyler düşünmelidir. Bilinmelidir ki, organları oruca iştirak etmeyi başaramayan kişi şeklen oruç tutmuş olsa bile, oruçtan beklenen gayeye ulaşamamış demektir. Hz. Peygamberin(SAV) “Nice oruç tutanlar vardır ki oruçtan onlara kalan sadece açlık ve susuzluktur.” Hadisini aklımızdan çıkarmayalım. Hayrullah BALTA
İlçe Müftüsü
Afşin Müf