Kesin olarak bilinmese de bayramların tarihi oldukça eskidir. Kâinatın Efendisi Hz. Peygamber Mekke’den hicret edip Medine’ye gelince, Medine halkı tarafından Nevruz ve Mihrican adında iki bayramın kutlandığını gördü. Bu bayramların mahiyetini sorunca halk bu iki bayramın eskiden beri kutlana geldiğini söyledi. Buna karşılık Hz. Peygamber, “Bu iki bayramın yerine Cenâb-ı Allah size daha hayırlı iki bayram, Ramazan ve Kurban bayramlarını ikram etmiş, cahiliye döneminden kalma bu iki bayramı kutlamanıza artık hacet kalmamıştır.” diye buyurdu. Müslümanlar da Resûlullah (s.a.v.)’ın bu tavsiyesine uyarak bundan böyle Nevruz ile Mihrican bayramlarını kutlamayı terk ettiler.
Bayramlar, sosyal yardımlaşma, dayanışma, sevme, sevindirme ve karşılıklı ziyaretleşme günleridir. Bayramlar küskünlük, kırgınlık, dargınlığın unutulduğu günlerdir. Bayramlar büyüklerin, anaların, babaların, dede ve ninelerin, hala ve teyzelerin, amca ve dayıların ellerinin öpüleceği günlerdir. Bayramlar küçüklerin ve öksüzlerin başlarının okşanacağı günlerdir. Bayramlar yaşlı ve kimsesizlere yardım elinin uzatılacağı günlerdir. Bayramlar mutluluk ve sevinç günleridir. Bayram bir öksüzün başını okşayıp cebine küçük bir harçlık koyduğumuz gündür. Bayram bir yoksulu yedirdiğimiz veya giydirdiğimiz gündür. Bayram günahlarımızdan arındığımız gündür. Bayram dünyadan çıkarken iman ve salih amel ile çıktığımız gündür. En büyük bayram ise sırat köprüsünden şimşekler gibi geçip cennete gireceğimiz gündür. Ne mutlu bu büyük bayramı yaşayanlara! Gerisi hepsi nafile!
Mübarek Ramazan bayramının dertlilerin deva bulmasına, hastaların şifa bulmasına, borçluların eda bulmasına, Müslümanlar arasındaki sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın kuvvet bulmasına, her türlü ayrılık ve gayriliğin son bulmasına vesile olmasını temenni ederek başta Elbistanlı kardeşlerim olmak üzere tüm Müslümanların Ramazan bayramını tebrik eder, herkese Cenâb-ı Allah'tan sağlık ve afiyetler dilerim.
Muhsin DEMİREL Elbistan Müftüsü