Rahmet, mağfiret, feyiz ve bereket iklimi olan bir Ramazan ayının gölgesi üzerimize düşmüş bulunmaktadır. 2018 yılı Ramazan ayına yaklaşmış olmanın huzur ve mutluluğunu yaşamaktayız. 15 Mayıs Salı günü kılınacak İlk teravih namazının ardından yapılacak ilk sahur ile 16 Mayıs Çarşamba günü tutulacak ilk oruç ile bu bereketli iklime girmiş olacağız.
Diyanet İşleri Başkanlığımızca 2018 yılı Ramazan ayı için belirlenen tema“‘Tüketim Ahlâkı ve İsraf’ olarak belirlenmiştir. ” Bu bağlamda hemen şunu belirtelim ki maalesef bir yanda açlığın, yoksulluğun ve sefaletin pençesinde kıvranan; ekmek, su gibi en temel gıda maddelerinden mahrum milyonlarca insan hayatta kalma mücadelesi verirken, diğer yandan çılgınca bir tüketim ve israfın varlığı maalesef acı bir gerçektir. Ramazan ayının Müslümanları çok yönlü eğiten bir okul gibi olduğunu belirterek, Resulullah (s.a.s.) Efendimizin emsalsiz ifadeleriyle sizleri baş başa bırakıyorum. Sözlerin en güzeli Resulullah (s.a.s.) Efendimizindir.
“Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa komşuna iyilik ve ihsanda bulunsun. Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirine ikram etsin. Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin veya sükûtu seçsin.” (Buharî, Müslim)
“Ey Müslüman kadınlar! Sizden hiç kimse, bir koyun bacağı da olsa, diğer komşusuna vereceği şeyi küçük görmesin; ikram etsin.” (Buharî, Müslim)
“Yâ Eba Zerr! Çorba pişirdiğin zaman suyunu biraz fazla kat. Sonra komşularına bir bak, ihtiyaç içinde olanlara yaptığın yemekten bir miktar ver.” (Buharî)
“Komşusu aç iken karnı tok olan kimse, kâmil mü’min değildir. (Buharî)” Komşusu aç iken onun haliyle hiç ilgilenmeden karnını tıka basa doyurup yatan kimse, henüz Efendimizi (s.a.s) tanıyamamıştır. Eğer Onu tanısaydı, böyle yapmazdı. Çünkü Efendimiz (s.a.s.):“Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiyelerde bulundu ki, komşunun komşuya varis olacağını zannettim.” (Buhari, Müslim) buyurmuştur.
Bu Ramazan ve Her Zaman Müslüman kimse, kimsesizlere, yanındaki komşusuna gücü nispetinde muhakkak bir ikramda bulunmalıdır. Kendisinden herhangi bir ev aleti, araç ve gereç emanet istendiğinde, varsa vermelidir. Bu bir parça tuz olur, çay olur, ekmek olur, ilaç olur. Allah Rasulüne (s.a.s.) bir adam gelip bir şey istediğinde veya kendisinden bir şey taleb edildiğinde bize yönelerek: “Bu işe vesile olun ki ecir alasınız.” buyurdu. (Buhari)
Ashaptan Ebu Musa el-Eşari (R.a.) naklediyor: Rasulullah (s.a.s.):“Mü’min diğer mü’min kardeşi için, birbirini kenetleyip destekleyen bina gibidir.” buyurdu ve sonra parmaklarını birbirine geçirerek bu kenetleşmenin ve dayanışmanın nasıl olacağını gösterdi. Başka bir teşvik: “Kim bir hayra sebep olursa, o hayrı yapan kimsenin sevabının bir misli de ona verilir.” (Müslim)
Hz.Cabir (R.a.) anlatıyor:“Hz. Peygamber’in (s.a.s.) yanına bir grup insan geldi. Başları açık, ayakları yalındı. Üzerlerinde yünden mamul bir elbise vardı. Kılıçları boyunlarına asılıydı. Hemen hepsi Mudar kabilesindendi. Hz. Peygamber (s.a.s.) onların bu fakirlik halini görünce üzüntüsünden yüzünün rengi değişti. Hane-i saadetine girip geri çıktı. Hz. Bilal’e ezan okumasını emretti. Kalktı namaz kıldı, hutbeye çıktı. Ashabını Allah yolunda sadaka vermeye teşvik etti. “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun; şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Haşr 18) ayetini okudu ve:“İçinizden kimin gücü yetiyorsa elindeki altınından, gümüşünden, elbisesinden, buğdayından, yarım hurma ile de olsa hurmasından sadaka versin” buyurdu. Az sonra bir adam elinde bir kese ile geldi. Getirdiği şey, elinin içini zor dolduruyordu. Peşinden insanlar bir şeyler getirmeye başladılar. Ortada iki yığın yiyecek ve elbise birikti. Hz. Peygamber’e (s.a.s.) baktım; sevinçten gülüyor, saadetli yüzü sanki altın gibi parlıyordu. Buyurdu ki: “Kim İslam’da güzel bir çığır açarsa, kendisinden sonra o güzel şeyle amel edenlerin sevabının bir misli de ona yazılır. Amel edenlerin sevaplarında bir noksanlaşma da olmaz. Kim de kötü bir işin çığırını açarsa, kendisinden sonra o kötü işi yapanların günahının bir misli de kendisine yazılır. O işi yapanların günahından da bir şey eksilmez.” (Müslim)
Diyanet İşleri Başkanlığımızca 2018 yılı Ramazan ayı için belirlenen tema “‘Tüketim Ahlâkı ve İsraf’ olarak belirlenmiştir. Gelin Bu Ramazan ve Her Zaman” iftar sofraları israf sofraları olmasın. Bu Ramazan ve Her Zaman” iftar sofraları başta olmak üzere ramazan vesilesiyle yapılan etkinliklerin ve buluşmaların bir gösterişe ve eğlenceye dönüştürülmemesini, “Samimi bir niyet ve mütevazı bir yaklaşımla bu ayın bereketini kazanmayı ve hayatımıza kattığı güzellikleri ahlaka dönüştürerek kalıcı hale getirmeyi ana gaye edinmeliyiz” .
Gelin, Bu Ramazan ve Her Zaman” yalnızlıkları paylaşalım… Bu duygu ve düşünceler içerisinde, Tüm kardeşlerimin mübarek Ramazan ayını tebrik ediyorum. On bir ayın sultanı Ramazan ayının mu’minler için manen arınma ve temizlenme; insanlık alemi için, sevgi ve barış dolu günlere kavuşmaya vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz eder, Kur’an’ın aydınlığında huzur dolu günler dilerim.